Neden Yaşar Ki İnsan?
Ne için yaşar ki insan? Vardır illa ki bir yaratılış sebebi. Kimi iyilik yapmak için, kimi kötülük yapmak için, kimi de bu ikisi arasında bir köprü görevi üstlenmek için gelmiştir belki.
Hiç düşündünüz mü, acaba neden varım diye? Hiç bir amaç, bir anlam aradınız mı hayatınızda? Varlığınızın o kutsal sebebini biliyor musunuz? Bilmiyorsanız, araştırmayı ve öğrenmeyi denediniz mi?
Hepimiz, bir şekilde, “hayatın anlamını” sorgularız bazen, ve hiç sormayız “hayattaki anlamımız nedir” diye. İlla bir amaç için var olmak zorunda da değiliz belki, bilemeyiz bunu. Bildiğimiz tek bir şey var; nefes alıyorsak, yaşıyoruz demektir. Peki yaşamak sadece nefes alıp vermek midir? “Yaşamak, yalnızca soluk almak değil, çalışmaktır” diyor Jean J. Rousseau.
Hayatın anlamı demiştik değil mi? Gelin, bunu değiştirelim; hayattaki anlamımız yapalım. Ne dersiniz? Cesare Pavese, “hayat, yaşantı aramak değil, kendimizi aramaktır” derken tam olarak bundan bahsediyor olabilir mi? Başta kendimize, sonra bir canlıya, hatta cansız bir varlığa bir faydamız oldu mu diye sormaktan çekinmeli miyiz? Hadi soralım kendimize; “kime, neye bir faydam dokundu?” diye soralım. Cevabımız derin bir boşluksa, hayatın anlamını veya hayattaki anlamımızı aramaya pek de gerek yok aslında.
Temelde var oluş amacımız, bence, bir şeylere etki etmekte yatıyor. “Hiç kimseye faydalı olmamak, tam manasıyla kıymetsiz olmak demektir” Descartes’e göre. Günümüzün en büyük sorunu belki de, iyiliği kendimize saklamak. Konu kötülük olunca yarışan insanlık, konu iyilik olunca elsiz, kolsuz ve dilsiz nedense. Daha da önemlisi, kötülüğe göz yummak konusunda ciddi bir alışkanlık başladı. Örnekler vererek moral bozmak ve yazının dışına çıkmak istemiyorum. Siz beni anladınız aslında…
Fayda diyorduk, amaç diyorduk. Hayatın anlamını mı bulmalıyız, hayattaki anlamımızı mı bulmalıyız? Gelin bugün kendimize bir iyilik yapalım; “ben neden varım, neye ve kime bir faydam var? Yoksa sadece kendi hayatımı yaşayıp, hiçbir sorumluluk üstlenmeden geçip gidecek miyim bu hayattan?” diye soralım kendimize. Bakarsınız kendimize yapacağımız küçük bir iyilik, başka hayatlara dokunacağımız daha küçük bir iyiliğe dönüşebilir. Sahi, iyiliğin boyutu olur mu…