Kendimizi İzole Ettiğimizde Duygularımızı da İzole Edebilir miyiz?
Koronavirüs salgını giderek yayılıyor. Şu ana kadar dünyada hiçbir hastalığın ilerlemediği kadar hızla ilerliyor belki de. Tüm dünyaya yayılan bu salgın Dünya Sağlık Örgütü tarafından “pandemi” olarak ilan edildi. Tabi bunun sonuçlarından biri olarak insanlar (akıllı insanlar) kendilerini evlerine kapattı. Asıl konu burada başlıyor..
Bu günlerde insanlığın hayatına daha önce sadece bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz bazı terimler girmeye başladı; izolasyon, karantina, salgın, maske, ventilatör (solunum cihazı) gibi… Bunun devamında en çok duyduğumuz söylemler ise “evde kalmak, izolasyon, kolonya, hijyen, sosyal mesafe vb.”
Her ne kadar zor ve sıkıcı olsa da kendimizi belli bir noktaya kadar izole edebiliyoruz. Sosyal mesafenin öneminin farkındayız. Evlerimizde sevdiklerimizle vakit geçiriyor, filmler izliyor veya başka işlerimizi hallediyoruz. Peki kendimizi bedenen izole edebilirken acaba duygusal ve ruhsal açıdan da izole edebiliyor muyuz? Bunu gerçek anlamda başarabilen var mı? Başka bir açıdan bakmak gerekirse, bu acaba iyi bir şey mi?
Daha öncesinde hiç hazır olmadığımız bir hayata adım attık hem de birkaç gün gibi çok kısa bir sürede buna adapte olmak zorunda kaldık. Değişimden çok fazla korkan insanlar, bir anda kendini değişimin içinde buldular. Alışkanlıklarımız, bugüne kadar bildiklerimiz, yaptıklarımız, gördüklerimiz ve duyduklarımız var ve bunların neredeyse tamamı bugün geçerliliğini yitirmiş durumda. Bambaşka bir dünyaya doğru ilerliyoruz.
İnsanı insan yapan en önemli özellik; akıl, zeka ve bunları doğru yönetebilen duygulardır. Duygularımız bizi yöneten asıl liderlerdir ve gerçek liderler, duygularıyla en iyi şekilde anlaşabilen kişilerdir. Bu tamamen benim görüşüm ve her türlü farklı bakış açısına açığım.
“Duygusuz karanlığı aydınlatamayız ve bitkinliği harekete çeviremeyiz.” – Carl Gustav Jung
Gelin size kendi hayatımdan bir örnek vereyim. Gününün neredeyse tamamını dışarıda geçiren, her türlü işini dışarıda yapan ve dostlarıyla vakit geçirmeyi çok seven biri olarak evdeyim ve neredeyse hiç dışarı çıkmıyorum. Fiziksel olarak kendimi çok iyi şekilde izole ettiğimi düşünüyorum. Duygusal izolasyon tarafına gelince bunu çok mümkün hale getirebildiğimi söyleyemem. Nedeni şu; evde kendi sağlığımı koruyorken, dışarıda bugüne kadar beslediğim onlarca kediyi, köpeği, kuşu “duygusal” olarak düşünmezsem, beni ben yapan değerleri kaybetmiş ve kendimce bencil bir insana dönüşmüş olurum. Bunu yapamıyorum ve haftada 3 gün, sevdiğim bir arkadaşımla beraber kilometrelerce yol yapıp Şile yolunda, orman kenarındaki canlara mama götürüyoruz.
“Resimler solarken, duygular yeşerir.” – Fransız Özdeyişi
Evde kendimi izole edebiliyorum, ama yurt dışında yaşayan kız kardeşimi ve ailesini düşünmeden edemiyorum. Fiziksel izolasyonu sağlayabiliyorum ama sevdiğim insanı düşünerek, onla duygusal bağlarımı güçlü tutarak ve gelecek hayallerimizi kurarak, “duygu dolu düşler” sayesinde motive oluyorum.
Bunlar iyi duygular ve iyi duygularımızı daha çok köpürterek bu zor günlerde “kötü duyguları” izole etmenin yolunu bulabiliriz. Çünkü kendimizi alıkoyamadığımız negatif duygularımız da var. Gelecek kaygısı, iş hayatı, ekonomik sıkıntılar, sosyal ve psikolojik açıdan tahrip olma durumu ve daha birçok açıdan zor günler yaşıyoruz hepimiz. Bu zor günlerde kendimizi sadece fiziksel olarak değil, duygusal olarak da izole etmemiz gerekiyor ki bu savaşın ardından, yeni dünyada güçlü bir şekilde ayakta kalabilelim. Bunu başarmanın tek yolu, negatif duygularla mesafe koymak ve pozitif duygularla daha yakın ilişki kurmak. O an çözemediğimiz hiçbir soruna uzun süre kapılmadan, çözebilmek adına mantıklı ve stratejik adımları atıp, sonrasında bizi daha iyi biri yapan pozitif duygular ve eylemlerle kendimizi izole etmeye devam edelim. Sonuç olarak duygularımızı izole edemeyiz ama kötü duygularla aramıza mesafe koyabiliriz. Unutmayalım ki umut her şeydir.
“Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.” – M. Kemal Atatürk
Şayet bir gün çaresiz kalırsanız, bir kurtarıcı beklemeyin. Kurtarıcı kendiniz olun. – M. Kemal Atatürk